istesem son gücümle yaşarım
"topa son gücümle bi vursam var ya."
mahalle futbolunun gönüllüleri olarak çocukluğumuzun geçtiği sokakları arşınlarken nerde canımız istese topu o alana yuvarlayıp başlardık oyuna. eğer maç yapmazsak dokuz aylık, on üç aylık gibi oyunlarla top oynama ihtiyacımızı giderirdik. oynamadığımız vakitler yine futboldan konuşur gücümüzden vs.. bahsederdik. iki mahalle arkadaşı, aramızda sürekli bir konuşma geçerdi "topa son gücümle vursam var ya....". muhabbetimizin belirli kısımlarında araya giren bu cümle gizli bir gücümüz olduğunu, istersek o gücü açığa çıkarabileceğimizi ifade ediyordu. yani bizler aslında son gücüyle oynayanlar değildik, ortalama oynuyorduk, bir de bilinmeyen zamanda bilinmeyen rakibe karşı açığa çıkabilecek bir gücümüz vardı. muhtemelen son gücümüzle topa vurduğumuzda toptan ateş çıkacaktı ve kalecinin göbeğini delip içinden geçip gol olacaktı. ama sakladık, yıllar geçti son gücümüzü hep sakladık. anadolu lisesi sınavları, öss gibi sınavlar çıktı karşımıza, son gücümüzü yine sakladık. belirli belirsiz okul hayatından sonra işe mişe atıldık derken son gücümüzü yine kullanmadık bir türlü. ne zaman hayatın herhangi bir alanıyla ilgili konu açılsa "istesem şöyle şöyle yaparım" gibi şeyler söyleyip durduk. "istesem şunu da yaparım bunu da" demelerimizin sonu gelmedi. gel gelelim istesek son gücümüzle yaşarız bu hayatı ama yaşamıyoruz işte
mahalle futbolunun gönüllüleri olarak çocukluğumuzun geçtiği sokakları arşınlarken nerde canımız istese topu o alana yuvarlayıp başlardık oyuna. eğer maç yapmazsak dokuz aylık, on üç aylık gibi oyunlarla top oynama ihtiyacımızı giderirdik. oynamadığımız vakitler yine futboldan konuşur gücümüzden vs.. bahsederdik. iki mahalle arkadaşı, aramızda sürekli bir konuşma geçerdi "topa son gücümle vursam var ya....". muhabbetimizin belirli kısımlarında araya giren bu cümle gizli bir gücümüz olduğunu, istersek o gücü açığa çıkarabileceğimizi ifade ediyordu. yani bizler aslında son gücüyle oynayanlar değildik, ortalama oynuyorduk, bir de bilinmeyen zamanda bilinmeyen rakibe karşı açığa çıkabilecek bir gücümüz vardı. muhtemelen son gücümüzle topa vurduğumuzda toptan ateş çıkacaktı ve kalecinin göbeğini delip içinden geçip gol olacaktı. ama sakladık, yıllar geçti son gücümüzü hep sakladık. anadolu lisesi sınavları, öss gibi sınavlar çıktı karşımıza, son gücümüzü yine sakladık. belirli belirsiz okul hayatından sonra işe mişe atıldık derken son gücümüzü yine kullanmadık bir türlü. ne zaman hayatın herhangi bir alanıyla ilgili konu açılsa "istesem şöyle şöyle yaparım" gibi şeyler söyleyip durduk. "istesem şunu da yaparım bunu da" demelerimizin sonu gelmedi. gel gelelim istesek son gücümüzle yaşarız bu hayatı ama yaşamıyoruz işte
Yorumlar
Yorum Gönder
Öyle okuyup geçmekle olmaz, güzelinden bir yorum yapmak beyninin ve parmaklarının borcudur. Yorumlama biçiminden istediğini seçip yorum yapabilirsin. Adım soyadım görünsün dersen "adı/url" şıkkını seçebilirsin. Olmadı anonim seçeneğini tıklayıp "adsız" olarak yorum yapmayı göze alabilirsin. Ama piyasada bu kadar adsız varken "adsız yorum yaptı" pek şık olmaz, yine de sen bilirsin. Yorumu yazdıktan sonra "yayınla" dersin ama hemen yayımlanmaz, çünkü o yorumlar laboratuvarda uzmanlar tarafından araştırılır. Mikroskopla incelemeye tabi tutulur. Ama merak etme, en geç 2 bin yıl içinde yayımlanır yorumun.