şarap kazanına düşen adamın maceraları
alel acele girdiği alışveriş merkezinin tuvaletinde sıra beklemeksizin içeriye girdi ve klozete oturdu. içinde ne var ne yoksa kendini hiç kasmadan, olduğu gibi bıraktı. sesi fazla çıkmış olacak ki dışarda bekleyenler arasında fısır fısır konuşmalar oldu. konuşmaları anladı ve dile geldi. "abiler, burası tuvalet! zarafeti tuvalet kapısında bıraktık. burası tüm şeklimizi, inceliğimizi yitirdiğimiz yer, bu bizim gerçekliğimiz!" tuvaletten gelen felsefik konuşmalara alışkın olmayan insanlar susuştular. adam tuvaletten çıkıp ellerini yıkadı, sonra kurulayıp dışarı çıktı. bir mağaza vitrininin önünde durdu, "bizimle çalışmak ister misiniz?" yazısına ilişti gözü, mağazaya girdi ve kasaya doğru "hayır!" deyip çıktı dışarıya. bir cafenin önünden geçti, zoraki gülümsemeler eşliğinde nazikçe tuttukları fincanlardan kahvelerini yudumlayan insanlara "afiyet olsun" diyerek geçti oradan.
zabıtayla göz göze geldi, "ben eskiden işportacıydım, beni hiç yakalayamadınız, isterseniz şimdi yakalayabilirsiniz, ben koşayım siz yakalayın" deyip koşarak uzaklaştı. durakta bekleyen insanların arasına dalıp "kontörü olup da telefonu vermeyenin" diyerek lafı koydu. ilk gelen otobüse "alamut kalesinden geçer mi?" dedi, şoför "geçmez" dedi. geri çekilip duraktakilere sordu, "hangi araba alamut kalesinden geçer?" garip bakışmalar ikinci soruyu da getirdi "ya da şöyle söyleyeyim, dostoyevski her gün spor yapsa bu eserler ortaya çıkar mıydı?" yine yanıt alamayınca durağın adını zavallılar durağı koyup uzaklaştı oradan.
eski bir kitapçıya girdi, "niçe var mı?" dedi, "evet" yanıtını aldı, kitapçı raflara doğru uzanıp "böyle buyurdu zerdüşt" kitabını uzatıp "buyrun" dedi. adam "dalga mı geçiyorsun lan! ben niçe'nin kendisini istiyorum!" deyip yakasına yapıştı adamın. kitapçı kendini kurtarıp yan dükkandan yardım isteyince adam birkaç kitabı cukka yapıp uzaklaştı oradan. bir temizlik işçisine yaklaşıp "bu sokak lambalarını söndürün geceleri, yeminle fuzuli masraf!"dedi, temizlik işçisi "abi benle ne alakası var, kime söyleyeyim" dedi, adam "ben anlamam, yarın belediye başkanına söyle beni arasın, al facebook hesabımın linki bu, eklesin beni, ona söyleyeceklerim var" diyerek kağıda facebook hesabının linkini yazıp verdi. sonra sokak lambalarının işlevsiz olduğu sokaklara daldı, gökte süzülen bir ışık gördü, gözlerini kamaştırıp onu ufo olarak hayal etti, bir gün onu alıp götüreceklerdi buradan, inancı tamdı, ceketinden çıkardığı şarabı göğe doğru sallayıp "şerefe!" dedi, sonra yudumlayıp gecenin karanlığına karıştı
zabıtayla göz göze geldi, "ben eskiden işportacıydım, beni hiç yakalayamadınız, isterseniz şimdi yakalayabilirsiniz, ben koşayım siz yakalayın" deyip koşarak uzaklaştı. durakta bekleyen insanların arasına dalıp "kontörü olup da telefonu vermeyenin" diyerek lafı koydu. ilk gelen otobüse "alamut kalesinden geçer mi?" dedi, şoför "geçmez" dedi. geri çekilip duraktakilere sordu, "hangi araba alamut kalesinden geçer?" garip bakışmalar ikinci soruyu da getirdi "ya da şöyle söyleyeyim, dostoyevski her gün spor yapsa bu eserler ortaya çıkar mıydı?" yine yanıt alamayınca durağın adını zavallılar durağı koyup uzaklaştı oradan.
eski bir kitapçıya girdi, "niçe var mı?" dedi, "evet" yanıtını aldı, kitapçı raflara doğru uzanıp "böyle buyurdu zerdüşt" kitabını uzatıp "buyrun" dedi. adam "dalga mı geçiyorsun lan! ben niçe'nin kendisini istiyorum!" deyip yakasına yapıştı adamın. kitapçı kendini kurtarıp yan dükkandan yardım isteyince adam birkaç kitabı cukka yapıp uzaklaştı oradan. bir temizlik işçisine yaklaşıp "bu sokak lambalarını söndürün geceleri, yeminle fuzuli masraf!"dedi, temizlik işçisi "abi benle ne alakası var, kime söyleyeyim" dedi, adam "ben anlamam, yarın belediye başkanına söyle beni arasın, al facebook hesabımın linki bu, eklesin beni, ona söyleyeceklerim var" diyerek kağıda facebook hesabının linkini yazıp verdi. sonra sokak lambalarının işlevsiz olduğu sokaklara daldı, gökte süzülen bir ışık gördü, gözlerini kamaştırıp onu ufo olarak hayal etti, bir gün onu alıp götüreceklerdi buradan, inancı tamdı, ceketinden çıkardığı şarabı göğe doğru sallayıp "şerefe!" dedi, sonra yudumlayıp gecenin karanlığına karıştı
ilk okuduğumda böyle şey mi olur dedim ama gerçekten de bence,böyle insanların olması lazım ; örneğin ben ve bunu yazan kişi
YanıtlaSil