Bilinmeyen bir varoluşta her şey tehlikelidir, sessizlik dahil
Lüzumu olmadığı halde ne kadar gürültü yaparız değil mi? Gerçekten, hiçbir gereği yokken ne anlamsız sözcükler çıkıverir ağzımızdan, laf olsun diye. Sessiz kalmama uğruna, harcayabildiğimiz kadar sözcük harcarız, sessizlik bir tür bozulma gibi gelir bize, foyamız çıkacak gibidir sanki. Misafir gelir hani, az biraz konuşulur ve susulur, aslında konuşacak bir şey kalmamıştır, ama o susmaya kimse dayanamaz, en tırt muhabbetle bozulur o susuşma, susmak insana çıldırtıcı gelir. Var olma üzerine düşünmediğim zaman yoktur neredeyse, bu yüzden şöyle şöyle bir şey düşündüm demeyeceğim, zira hep ortasındayım. Var olmak ne tür bir sakıncadır? Bunu sorguladım. Sorgularken durup düşünmüyorum tabii, o an elim bir işte oluyor, ki muhtemelen yürüyorumdur, hem de yapraklara basa basa, hem de hışırtıyı duya duya, yani ben resmen varım. İşte, yani diyorum ki, intiharı tek bir düşünceye indirgeyen insanların, hani "ee intihar et o zaman" türü sorularına nasıl yanıt vermeli, bunu düşündüm bir an....