kendimi engelleyip olmak istediğim bazı şeyler

bir dağın tepesinden çok uzaklarda bir yerde, yani şehirde bir apartmanın bilmem kaçıncı katında evimiz sandığımız bir yerde öylece sıkılıyorum. ömrüm dediğim düzeneğin üzerine çıkıyor ve bir ileriye bir geriye bakıyorum. şimdiye ait olmayan tüm zamanlarla dolduruyorum beynimi. en çok mutsuzluğumda sığındığım geçmiş, aynı zamanda geleceğe eşit olduğunu fısıldıyor kulağıma, işte o andaki umutsuzluğumu hiçbir şarkı geçiştirmiyor. akıp gitmek, hayatın içinde kaybolmak cazip gelse de beynim burada, öylece benle birlikte hareket ediyor. düşünmemeye programlamaya çalıştığım beynim neden düşünmemeye programlanmak istendiğine dair yüzlerce soruyla çıkıyor karşıma. düzeneğin üzerinde azıcık ilerliyorum, yaş ilerledikçe cesaretsizleşen, daha doğrusu umutsuzlaşan bir insanın ürkek adımları bunlar.

hiçbir şey yok ileride, bana hayat veren, yaşanmalı - tadılmalı diyebileceğim hiçbir şey yok. geçmiş daha iyi, sanırım geçmişte yaşamalıydım, kendi geçmişimde değil, başka geçmişlerde ya da başka evrenlerde. alamut kalesinde bir hasan sabbah fedaisi, star wars'ta çorap satıcısı, yüzüklerin efendisinde nohut pilavcı ya da ne bileyim ayda neil armstrong'un arkasında yürüyüp ayak izlerine basıp uzaylılara izimizi yok eden iz imha ekibi olmak isterdim. çok şey olmak isterdim aslında bakmayın yazdıklarıma. ben var ya ben, aha işte bu koca evrenin sulu boyacısı olmak isterdim, pastelle boyardım dünyanızı, görürdünüz o zaman bunalımı.

Yorumlar

Popüler Yayınlar