şimdiden başka ne var lan
işte yine bir yataktan irkiliş, yani rüyadan gerçeğe geçiş formundayız. rüyada kurduğumuz yaşantı kalktığımız anda puf oldu ve gerçeğe dönüş filminde rol almak üzere yerimizi aldık yine. niye bu kadar gerçeğe taktık bilemedik tabi. nedir bu gerçek sevgisi, her şey gerçek olmak zorunda mı? hayaller, rüyalar da sevilemez mi, her şeyin gerçeği midir makbul olan, gerçek değil midir çoğu zaman insanı kahreden? varoluşumuzun bir muhatabı olmaması üzücü, hani olsa da bizi devlet dairesi gibi bir giriş kata bir üçüncü kata yollasa yine razıyız ama işte ne yazık ki yok. eğer varoluşumuzun admini yazdıklarımızı okuyorsa bu kırılgan tavrımıza dayanamaz şuracıkta belirir.
neyse bekleriz biz. zaten beklemekle geçiyor ömrümüz, yaşadığımız anlara yoğunlaşmak yerine daima gelecek zamana bağladık umutlarımızı. yerimizde sayınca da geçmişi düşünüp ya üzüldük ya da sevindik. oysa bilemedik zamanın nasıl işlediğini. bebeklikten yaşlılığa geçiş evresinde arada kalan zamanın yaşlılık anında anlamını yitirdiğini çözemedik çoğu zaman. çözebilseydik zaten zor soruları çözer ve şimdi iyi bir üniversitenin kantininde çay içerdik. demem o ki dışarı çıkma vaktidir, rahan gibi bıçağımız yoksa bile gözlerimizi kapayıp döneriz, sonra durup işaret parmağımızın gösterdiği yöne doğru koşarız, baktım iyi koşuyorsunuz sizi takıma alırım, halısaha maçı için eksiğimiz var.
acaba diyorum, beynimi kavanoza doldurup buzluğa mı atsam, annemin buzdolabına doluşturduğu bezelyelerin yanına. ne olacak ulan, çıkarım bir süreliğine tatile, dönüşte tekrar alırım beynimi oradan takar ve kullanırım, en fazla bezelye kokacak beynim ne olacak yani, bezelye beyinli olmaktan kim korkar. bu hayatın sahibi kimse çıksın ortaya arkadaşım, hayata dalan var, hayaaaataaaaa dalaaaaaaaan vaaaaaaar, duyarsa gelir, boşluğa küfretmekten sıkıldım, küfüre zam geldi zaten biliyorsunuz, idareli kullanmalı küfürü. işte doğaçlama bir yazının daha sonuna geldik, şimdi yazmayı bırakacak ve yatağıma yöneleceğim, ne zaman kalkacağıma karar vermeden gözlerimi kapayacak ve bahtıma hangi rüya gelirse öpüp başıma koyacağım, umarım aklımdan geçen rüyayı görürüm, bunun üzerinde çalışıyorum son zamanlarda.
neyse bekleriz biz. zaten beklemekle geçiyor ömrümüz, yaşadığımız anlara yoğunlaşmak yerine daima gelecek zamana bağladık umutlarımızı. yerimizde sayınca da geçmişi düşünüp ya üzüldük ya da sevindik. oysa bilemedik zamanın nasıl işlediğini. bebeklikten yaşlılığa geçiş evresinde arada kalan zamanın yaşlılık anında anlamını yitirdiğini çözemedik çoğu zaman. çözebilseydik zaten zor soruları çözer ve şimdi iyi bir üniversitenin kantininde çay içerdik. demem o ki dışarı çıkma vaktidir, rahan gibi bıçağımız yoksa bile gözlerimizi kapayıp döneriz, sonra durup işaret parmağımızın gösterdiği yöne doğru koşarız, baktım iyi koşuyorsunuz sizi takıma alırım, halısaha maçı için eksiğimiz var.
acaba diyorum, beynimi kavanoza doldurup buzluğa mı atsam, annemin buzdolabına doluşturduğu bezelyelerin yanına. ne olacak ulan, çıkarım bir süreliğine tatile, dönüşte tekrar alırım beynimi oradan takar ve kullanırım, en fazla bezelye kokacak beynim ne olacak yani, bezelye beyinli olmaktan kim korkar. bu hayatın sahibi kimse çıksın ortaya arkadaşım, hayata dalan var, hayaaaataaaaa dalaaaaaaaan vaaaaaaar, duyarsa gelir, boşluğa küfretmekten sıkıldım, küfüre zam geldi zaten biliyorsunuz, idareli kullanmalı küfürü. işte doğaçlama bir yazının daha sonuna geldik, şimdi yazmayı bırakacak ve yatağıma yöneleceğim, ne zaman kalkacağıma karar vermeden gözlerimi kapayacak ve bahtıma hangi rüya gelirse öpüp başıma koyacağım, umarım aklımdan geçen rüyayı görürüm, bunun üzerinde çalışıyorum son zamanlarda.
Yorumlar
Yorum Gönder
Öyle okuyup geçmekle olmaz, güzelinden bir yorum yapmak beyninin ve parmaklarının borcudur. Yorumlama biçiminden istediğini seçip yorum yapabilirsin. Adım soyadım görünsün dersen "adı/url" şıkkını seçebilirsin. Olmadı anonim seçeneğini tıklayıp "adsız" olarak yorum yapmayı göze alabilirsin. Ama piyasada bu kadar adsız varken "adsız yorum yaptı" pek şık olmaz, yine de sen bilirsin. Yorumu yazdıktan sonra "yayınla" dersin ama hemen yayımlanmaz, çünkü o yorumlar laboratuvarda uzmanlar tarafından araştırılır. Mikroskopla incelemeye tabi tutulur. Ama merak etme, en geç 2 bin yıl içinde yayımlanır yorumun.